30 Mart 2012 Cuma

Mutluluğun Istırapları


Z.Bauman, Yaşam Sanatı,s59

  Mutsuzluğun tek nedeni ,insanın odasında sessizce nasıl oturacağını bilememesidir.Orada burada koşuşturmak zihinleri dağıtmanın bir yoludur.Koşuştururken düşünceye çok az yer kalacağından , koşuşturmaya devam edin .Böylece kendinize daha yakından bakma görevinin dayanılmaz yükünden kaçınabilirsiniz; ama bacaklarınızda pistte kalacak kadar derman kaldığı sürece... Ve çoğu pist yuvarlak, eliptik şekilde olup hiçbir yere çıkmazlar, tur atarak koşmaya uygundurlar; insanların mutluluk arayışı olduğuna inandıkları oyun için seçtikleri isim koşmaktır.




Pascal,Düşünceler (Pensees),s70

    Bir takım insanlar her gün ufak bir meblağı kumarda oynayarak gamsız bir hayat sürer. Her sabah kendisine,kumar oynamaması şartıyla, o gün kazanabileceği bütün  parayı verirseniz onu mutsuz edersiniz. İstediğini kazanmak değil de oyun oynamanın keyifli olduğu ileri sürülebilir.
     Heyecan duymaya devam etmek için, kumar oynamayı bırakmak için teklif edilen armağanı reddederek, onu tekrar kumarda kazanmaktan mutlu olacağını hayal ederek kendini avutur.

18 Mart 2012 Pazar

Postmodernt Etik, Z.Bouman, s31


.......
       her role, tam olarak hangi işin nasıl, ne zaman, nasıl bir metod sınırlılığıyla yapılacağını gösteren bir not iliştirilmiştir.Notu okuyan ve işin gerektirdiği vasfı gösteren herkes işi yapabilir.Dolayısıyla ,ben (role player) çekilirsem çok fazla bir şey değişmeyecektir: benim bıraktığım boşluk hemen başka oyuncularla doldurulacaktır - biri bunu nasıl olsa yapacaktır - Bizden istenen işin ahlaki ilişkiler açısından kuşkulu ya da nahoş olduğunu anladığımızda kendimizi böyle avuturuz.Sorumluluk bize değil "rol"e aittir.Ve rol kişinin kendisi olmayıp, iş sırasında giyilen ve günlük çalışma bittiğinde çıkarılan giysilerdir.Böylece formalar, giyenleri esrarengiz bir şekilde aynı gösterir.Formalarda da ,onları giyenlerde de kişisel hiçbir şey yoktur.

    Ama insan için her zaman böyle olmaz; rol oynanırken oluşan tüm lekeler yalnızca iş giysilerinin üstünde kalmaz.Çamurun vücudumuza bulaştığı ya da iş giysilerinin üstümüze yapıştığı şeklinde tatsız bir duygu hissedilir,formaların çıkarılıp dolapta bırakılması kolay olmayacaktır.Bu acı verici bir endişedir............
            
                                 
                                               

Nefret Olmaksızın...

  

 Masada oturuyorsun. Işık sızmıyor, hava da az. Yemyeşil bir zihin. Temenniler duyuluyor... Bir at'a bağlı ayakların, sarkıtılmış bir iple de ellerinden bağlısın. Bacakların meğer gövdene bağlıymış, dirseklerin varmış ve dizlerin... Soluk alır verirmişsin, dişlerin varmış, salyaların ve kullanmadığın mimiklerin; at yürüdükçe öğreniyorsun. At çekiyor bacaklarını, çenenin altından doğru izliyorsun, dişlerin sımsıkı, dirseklerin çıtırdıyor. Bacakların kalçandan ayrılmak üzere, hissediyorsun.

    Orada seni izleyen birinin varlığına çeviriyorsun gözlerini. Utanınca yumruk oluyor ellerin, dirseklerinden ayrılmak üzere kolların. Bir övgücünün tatlı utanmazlığından içiyor, başın dönüyor ve seyrediyorsun. Git diyorsun, gitmiyor...

   Gözlerine bakıyor çok kurnaz, acına ortak olmaya yeltenmeme iddiasıyla dolu gözleri var. Şefkatine duyduğun tiksintiyi ve övgüsüne duyduğun küçümsemeyi yeniyor. Şimdi artık senin yüzünde minnettarlık sevinci var..

   At zorluyor, çekiyor. Boynundaki damarların kabarıyor. Bir övgücünün şefkati akıyor damarlarından. O yanında olarak sana iyilik yapmak istedi ya, bunlar olurken kendini çok yüce hissetti, sana karşı üstünlük kurdu...Evet. Kendine karşı da üstünlük kazandı köpek! Çünkü bu övgüyü dile getirmesi kendisi için kolay değildi!