27 Nisan 2012 Cuma

Ego




his, kös, köprülerinde, sözlerde evrim,
parasını ödeyerek yalnız kaldık,
iklim ve süklüm aykırılıklar aklımızda,
ola ola onların müsveddesi olduk.

   Çok güzel bişeydir ego...Hele ki yıllarca ona gereğinden fazla sahip olmakla utandırılıp, evcilleşmeye çalıştırıldıktan sonra... Foucault'nun molotof kokteyli gibi, cepte taşınıp sonra kendini imha etmeye açık haliyle, daha bir güzeldir...Hatta daha bir özgürleştiricidir.
    
Hiçbir argümana ve hiçbir entelektüel kişilik idealine ihtiyaç duymadan, sadece böylesi işine geldiği için egosantrizminle savaşmak aklına bile gelmese; "nasıl?" diye bile sormasan...

Ya onu zaafiyet kaynağı addetmekle de bununla yüzleşmekle de ilgili kılını bile kıpırdatman gerekmiyorsa...

Ve daha tiksindirici olan, kendini bu şekilde hissettiğin için yargılanmaya zorlandığın her bir an...  Aralarına karışmak için kullanman gereken o şifre: eğer hezeyanlarını terbiye etmede başarısızlığı kabullendiysen ; "kendinle bu haliyle barışık olduğun" konusundaki itirafını erkenden yapmalısın; bir çeşit af dileme baskısı...Bunların karşısında, biraz yalnız kalmayı göze almak dışında feragat edeceğin tek şey ne? Zaten "biraz yalnız kalmayı göze almaktan korktuğun gerçeğini" göze almak mı?

Dönüp dolaşıp yine ve yeni terminolojilerle ,hayat hakkında ufkunu genişletme hilesine başvurmayacak mısın? 

Kendinle ne zaman küsmüştün? Ve sonra "kendini affetmek" seçkinciliğini ne zaman benimsedin?

Egonu töpülediğinde daha mı az yaralanabilir olacaksın? Ve eğer öyleyse neden kendinle hesaplaşman gerekiyor; tam da o an egona itaat buyurmayı başarmanın kıvancıyla 31 çekmişken,en derinliğiyle kendini pışpışlamakla meşgulken,nasıl ondan vazgeçmiş oluyorsun.?Egonu örtbas ettiğin her an, kendini tekrar yakalayacağın anın gelmesinden korka korka, tekrar kendine dönmeyecek misin? Ufak bir acıya katlanmak ve onun üstesinden gelemeyecek olmak mı önlem alınması gereken tehlike?Pişmanlıkların sıkıntısını çekmekten korktuğun gelecekten bir gün için, bugün kendinden vereceğin ödünlerle ilgili cömertlik mi göstereceksin!

Kendine karşı anlaşılmaz olmaktan korktuğunda, kendi benliğinin üzerine titremekten daha çok vazgeçmen gerektiğini düşünüyorsun.Ben diyorum ki, başkalarıyla ilgili olan bağlar konusunda iyi yürekliliğinin hatlarını belirlerken, bunun kendinden az ya da çok vazgeçmene bağlı olduğu yanılgısına düşme! Sen de diyeceksin ki, karşımdaki aynı fedakarlıklarla yaşamayınca, yaralanıyorum.(Hepsi egodan müzdarip?)O zaman kelime dağarcığı daha az olan ,bu dünyada daha az yas tutmakla ilgili ödüllere doymasın, hem de senin kara vicdanın sayesinde.Bu ilişkisellik sonucunda, kaotik ruhu olanın kendin olduğunu ilan edip, kalbin kırılıyor diye, en çok egonu suçluyorsun .Sen onu düşman belledin.Düşman kalamayıp barıştıysan, "ölçülülük" gibi ,"ölçüsüz" bir egosantrizmin peşine düşmüş oldun.Yine başa döndün...Çeliştin,yeni kelimeler doğdu,yine olmadı...

   Bütün bu kişisel ve kalabalıksal duygular konusunda ahkamı kesen burjuva ruh doktorları, göt korkusunu içinden atamayan enteller, zeka küpü kiralık sevgililer, reiki'ci apolitik meditatifler, röntgenci am budalaları , tükürüp kaçan pasif agresifler; hep ahlaksızdırlar.Yatırımı hep kendine yapan biri nasıl egosantrik olmaktan kurtulma iddiası taşıyabilir?Ve bu kurtuluş ereği, nasıl bir ideal halinde insanlara önerilebilir.Egosantrizmin üzerine yıkılan kabahatin gerçek sebebi ahlaksızlıktır, adalet duygusunun eksikliğinden gelir.Egoyu bertaraf etmek için kullanılacak belirsiz ,oyalayıcı ve utandırıcı enerjinin ,insani özlere uygun olan kısmıyla, en adil benliği ve ilişkiselliği kurabilirsin.Can yanması ve takdir duygusu arasında sıkışıp kalmana sebep olan şey, ahlakını neyin üzerine kuracağını karıştırmaktan geliyor. Sana dayatılan kötü kokulu sindirme projesinin   adına ego dediler ve böylece iyi kalpli hırçınların ve egosu üzerine düşünecek boş vakti olmayanların önünde ahkam kesmek meşrulaştı.Ego çok güzel bi'şeydir;buradan barıştırıyorum sizi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder